KİTAPLARIM

Yıllar boyunca okuduğum kitapların bir listesini tuttuğum ve kitapların konularına da yer verdiğim kütüphaneme hoşgeldiniz!

Fotoğrafım
Ad:
Konum: Istanbul, Türkiye
myspace layouts

myspace layouts

MySpace Layouts

MySpace Layouts

  • Antoloji
  • Yeni Sayfa
  • Timas Yayınları
  • Perşembe, Ocak 19, 2006

    Nana- EMİLE ZOLA


    Emile Zola'nın Meyhane adlı yapıtının kahramanlarından çamışırcı Gervaise'in güzel kızı Nana'nın renkli dünyası ve görkemli yaşamı tüm insanlığın hikayesidir bir bakıma. Çürümekte olan bir toplumu çökerten gücün simgesi olan nana şehveti kalpsizliği ve acımasızlığıyla çevresindeki bütün şöhretleri ve zenginleri dize getirir, aşağılar.


    “Nana,
    - Canım, olacağı belliydi zaten! Onları ayaklarına getirdin!... Ne yapayım, dayanamıyorum. Zorla değil ya, dayanamıyorum, dedi ve onun özrünü anlıyormuş gibi ayağını uzattı. Bunuı üzerine uyumak istediği için son derece sinirlenmiş olan Fontan ona var kuvvetiyle bir tokat patlattı. Tokat o kadar kuvvetle indi ki Nana kendini ayakta buldu, sersemlemişti. Bir çoğununkini andıran derin bir inilti ile sadece,
    - Ah! Diyebildi.
    Fontan, kımıldayacak olursa bir ikinci tokat daha patlayacağını söyleyerek onu tehdit etti. Sonra mumu söndürdü, sırt üstü yattı ve derhal horlamaya başladı. Nana ise yüzünü yastıklara gömerek kesik hıçkırıklarla ağlıyordu. Kuvvetine güvenmek alçaklıktı. Fontan’ın korkutucu bir hal almış olan çehresi onu gerçekten kokutuyordu. Yediği tokat onu yatıştırmış gibi yavaş yavaş sakinleşiyordu. Şimdi Fontan’a saygı duyuyor. Ve yatakta ona geniş bir yer ayırmak için kendisi sokak tarafındaki duvara sokuluyordu. Yanağı ateş gibi yanarak, gözleri yaşla Dolu, dermansızlık içinde pasta ve çörek kırıntılarının kokusunu bile almadan uyumaya başladı.


    Sahnenin önünde iki genç duruyordu. Ayakta durup bakındılar. Daha yaşlı, ince kara bıyıklı, uzun boylu adam:
    -Sana demedim mi Hector? diye bağırdı. Çok erken geldik. Bıraksaydın da puromu bitirseydim. Yer gösterici bir kadın geçiyordu; senli - benli bir tavırla:
    -Bay Fauchery! dedi. Yarım saatten önce başlamaz oyun. Zayıf, uzun yüzü asılan Hector:
    -Öyleyse neden saat dokuzda başlayacağını duyuruyorlar? diye mırıldandı. Bu sabah, oyunda oynayan Clarisse, saat tam sekizde başlayacağına yemin etmişti...

    0 Comments:

    Yorum Gönder

    << Home