KİTAPLARIM

Yıllar boyunca okuduğum kitapların bir listesini tuttuğum ve kitapların konularına da yer verdiğim kütüphaneme hoşgeldiniz!

Fotoğrafım
Ad:
Konum: Istanbul, Türkiye
myspace layouts

myspace layouts

MySpace Layouts

MySpace Layouts

  • Antoloji
  • Yeni Sayfa
  • Timas Yayınları
  • Salı, Ekim 19, 2010

    Böyle Buyurdu Zerdüşt/ NİETZSCHE

    Ve birden uyandı belleği, dünle bugün arasında olup biten her şeyi bir bakışta kavradı. "İşte taş" dedi, sakalını sıvazladı, "bunun üstünde oturuyordum dün sabah; burada çıkmıştı falcı karşıma, ilk burada duymuştum demin duyduğum çığlığı, o büyük yardım çığlığını.


    Ey yüksek insanlar, yaşlı falcının bana dün sabah bildirdiği sizin sıkıntınızdı,- -sizin sıkıntınıza ayartmak, baştan çıkarmak istiyordu beni: 'Ey Zerdüşt' demişti bana, 'ben seni son günahına ayartmaya geldim.'

    "Son günahıma mı?" diye haykırdı Zerdüşt, kendi sözlerine öfkeyle güldü; "son günahım olarak ayrılan neymiş bana?"

    -Ve Zerdüşt bir daha kendi içine kapandı ve yine iri taşın üstüne oturdu ve düşünceye daldı. Birden ayağa sıçradı,-

    "Acıma! Yüksek insanlara, acıma" diye haykırdı, yüzü değişti, tunç kesildi. "Eh! O da gününü doldurdu!

    Benim acı çekmem, acımam da ne ki! Ben mutluluk için mi çırpınıyorum? Ben eserim için çırpınıyorum!

    Eh! Aslan geldi, çocuklarım yakında, Zerdüşt olgunlaştı, saatim geldi: Bu benim sabahım, benim gündüzüm başlıyor: gel artık, gel, ey büyük öğle!"- Böyle buyurdu Zerdüşt; mağarasından ayrıldı: karanlık dağlardan ağan bir sabah güneşi gibi tıpkı, parıl ve güçlü.

    Pazar, Ekim 03, 2010

    Mahkum Prenses/ PHILIPPA GREGORY

    Aragonlu Katherine, Katalonya'da doğdu. Anne ve babasının aileleri krallar ve savaşçılarla doluydu, Aragonlu Katherine İspanyol İnfanta'ydı. O, İspanyol Prenses'ti. Üç yaşındayken, İngiltere Kralı VII. Henry'nin varisi ve oğlu, Prens Arthur'la nişanlandı. Galler Prensesi olmak üzere yetiştirilen Katherine, o uzak, nemli ve soğuk ülkeyi yönetmenin kaderi olduğunun farkındaydı.


    Müstakbel kayınpederi Katherine'in ülkeye gelişine büyük tepki gösterdiğinde, genç prensesin hayata olan inancı sınanmıştı. Arthur daha ufacık bir çocuktu; yiyecekler bir tuhaf ve adetler de bir o kadar kabaydı. Katherine zamanla birinci Tudor hükümdarlığına alıştı ve Arthur'un karısı olarak sürdürdüğü hayat daha katlanılabilir bir hale geldi. Bu anlaşmalı evlilik beklenmedik bir şekilde narin ve tutkulu bir aşk yarattı.


    Fakat bu çalışkan genç adam öldüğünde, Katherine kendi geleceğine yön vermek üzere yapayalnız kaldı. Ne olursa olsun kraliçe tacını giymeli ve kendi hanedanına hükmetmeliydi. Ama nasıl? Elbette Arthur'un eğlenceli ve şımarık erkek kardeşi Henry'yle evlenerek. Henry'nin hem babası hem de büyükannesi bu evliliğe tamamen karşıydı; Katherine'in gücü tartışılmaz ailesiyse yardımcı olacak gibi görünmüyordu. Ancak Katherine, annesinin kızıydı ve damarlarında aynı savaşçı kan akıyordu. Amacına ulaşmak için ne gerekirse yapmaya hazırdı; bu uğurda hayatının en büyük yalanını söyleyip bu yalana sadık kalmak zorunda olsa bile.

    Cuma, Ekim 01, 2010

    Cinsellikte Tanrı'yı Bulmak / DAVID DEIDA

    “David Deida'nın cinsler arasındaki bağlılığa ilişkin görüşleri spiritüel açıdan derin olduğu gibi psikolojik açıdan da zekice. Kışkırtıcı bir dille verdiği mesaj, kadın erkek ilişkisini yüce bir serüvene dönüştürecek ve insanların deneyimlerini en uzak noktaya götürecek kadar güçlü.”


    DR. MIRANDA SHAW, Passionate Enlightment'ın yazarı

    “David Deida'nın yazdıkları hem kadınlara hem de erkeklere derin ve dönüştürücü spiritüel cinsellik âleminde ender bulunur bir içgörü sunuyor.”

    CHARLES MUIR, The Art of Consious Loving'in yazar

    “Cinsel esrime anlarında hepimiz Tanrı'yı, Tanrıça'yı ve saf Ruh'u hissederiz. Bilge insanlar bu esrikliği her zaman Ruh'un en gizli sırlarını açığa çıkarmakta kullanırlar. David Deida da bu bilgelerden biridir.”

    KEN WILBER, Sex, Ecology, Spirituality'nin yazarı

    David Deida, binlerce çift üzerinde yaptığı otuz yıllık araştırmalarından damıtılmış, cinsel ilişkiyi renklendiren, çeşitli ruh hallerini yansıtan öyküler ve içimizdeki dişi ve erkek öze seslenen açıklamalarıyla, kutsal birlik yolunu açıyor.

    Cinsel birlikteliği BİR'lik bilinciyle yaşadığımızda kozmik sevgi bilincini bedensel boyutta da ifade ediyoruz.

    BİR olduğumuzu hissetmek için, kendimizi bir başkası gibi sevmeliyiz.

    Çarşamba, Eylül 29, 2010

    Kadından Kentler/ MURATHAN MUNGAN

    Murathan Mungan’ın yeni kitabı “Kadından Kentler”, 16 ayrı şehirde geçen 16 farklı hikayeden oluşuyor. Metis Yayınları tarafından yayınlanan kitap 296 sayfadan oluşuyor. Kitapta farklı coğrafyalardan ve farklı karakterlerden kadınların yaşadıkları olaylar, kentlerin hikayeleri ile birikte harmanlanmış. Özellikle kısa kısa hikayelerden oluşan kitapları sevenlerin ilgisini çekecek bir kitap.


    Kitabın içinde yer alan hikayeler şunlar:

    Kordonboyu’nda Ömer Çavuş Kahvesi

    Adana Sıcağında Erguvanlar

    Trabzon Burması

    Yakası Beyaz Kürklü Taba Rengi Kaban

    Samsun Sigarası, Tütün Balyaları, Tamaron

    Amasya’daki Teyze

    “Burası Ankara İl Radyosu, Şimdi…”

    Sinop’a Gelin Giden

    “Kanat Turizm’in Değerli Yolcuları”

    Hayat Hanım, İlk Tayin

    Annemin Çektiği Fotoğraflar

    Diyarbakır Surlarında

    Lüks Terzi’nin Kızları

    Gümüşhane Çok Uzak

    Tantunicinin Karısı

    Esenler Otogarı

    Kitapta anlatılan 16 şehiri, hikayelerin isimden çıkarabilirsiniz. Bu şehirler; İzmir, Adana, Trabzon, Bursa, Samsun, Amasya, Ankara, Sinop, Kırşehir, Diyarbakır, Mersin, Gümüşhane, İstanbul, Erzurum, Kayseri, Afyon/Denizli.

    Salı, Eylül 28, 2010

    Son Kraliçe/ C.W.GORTNER


    Kastilya Kraliçesi Juana, ülkesinde tahta geçecek olan son İspanyol asıllı Kraliçe, yüzyıllar boyunca çarpıcı mitlere konu olan gizemli bir şahsiyet...

    Epsilon okurları, C. W. Gortner'ın bu yeni fevkalade romanında tehlikeli bir çağ ve unutulan bir kraliçenin zarif hikâyesini okuyacaklar

    İspanya Kraliçesi Isabel ve Kral Fernando'nun üçüncü çocuğu olan Juana ailesinin amansızca krallıklarını birleştirme mücadelesinin ortasında doğdu, Granada'nın düşüncesiyle Kolomb'un keşiflerine tanıklık etti. On altı yaşındayken, tıpkı en küçük kardeşi Aragon Prensesi Catherine'in VIII. Henry'nin eşi olmak üzere İngiltere'ye gönderildiği gibi ailesinin İspanya'yı güçlendirme stratejisinin bir parçası olarak Flandra Arşidükü Philip'le evlendirildi ve Flandra'ya gönderildi. Juana, Habsburg İmparataorluğu'nun tek varisi olan genç ve yakışıklı eşinde beklenmedik bir aşkı ve tutkuyu buldu. İlk başta çocukları ve Flandra'daki yaşamından memnundu. Fakat trajedi patlak verip İspanya tahtını miras aldığı zaman Juana kendini kocasına karşı bir güç savaşı içine düşmüş buldu ve bu savaş Avrupa'daki baş monarkları da içine katarak büyüdü

    Pazartesi, Eylül 27, 2010

    Unutulan Kraliçe / VANORA BENNETT

    İki krallık, Bir Kraliçe.
    Soyluluk Oyununda En Büyük Koz Asalettir...
    Aç kalmıştı, etrafında kimseler yoktu. Bulunduğu durumdan kaçabilmesinin tek yolu evlenmesiydi. Annesi sadece kendi ilişkileriyle meşguldü, babası da-onu sevmesine rağmen- kendi dünyasında yaşıyordu.

    Paris karışıktı, gücü zayıflayan kralın otoritesini ele geçirmek isteyenler birbirleriyle kıyasıya savaşırlarken, İngiltere kraliyetinden yollanan galli elçi Catherine nin dikkatini çekti çünkü Catherine yalnızdı ve kendini bu kaos içinde başıboş dolaşan bir varlık gibi hissediyordu.

    Evleneceği adamın kim olduğunu öğrendiğinde, ruhu da Paris teki o kaos havasına büründü. Düşmanı, işgalci İngiliz lerin kralı şimdiyse Fransa yı fethetmeye gelmişti.Valvois li Catherine nin karşısında V. Henry vardı.Soylu bir aileden gelen Catherine ve İngiliz kraliyetinin varisi V. Henry.

    Nikah kıyıldı, kıyıldı kıyılmasına fakat Catherine i hiç de alışık olmadığı bir hayat ve bir adam bekliyordu. Londra nın ortasına salıverilmiş bir Fransız nasıl hissedecekse o da böyle hissedecekti. İki farklı aristokrasinin ortasında yaşama alışması neredeyse imkansız olan Catherine nin peşini bırakmayan yalnızlık da bunlara eklenince durum daha da kötüye gitmişti.Yeni eşi sürekli savaşlara gidiyor ve uzun süre Catherine le ilgilenmiyordu. Onun bu durumda neler hissettiğini en iyi anlayan bir kişi vardı-ve bu arkadaşlık tehlikeli olduğu kadar da çekiciydi.

    Pazar, Eylül 26, 2010

    Marie Antoinette'nin Gizli Günlüğü / CAROLLY ERICKSON

    "Marie Antoinette, ne hanedanın çizmeye çalıştığı gibi kutsal bir ilâhi varlık, ne de ihtilalcilerin savunduğu gibi düşmüş bir kadındı. Marie Antoinette, sıradan biriydi. Bugün yaşayan ve yarın yaşayacak kadınlardan farklı değildi. Ne şeytani düşünceleri, ne de kahramanlık duyguları vardı. Sözün kısası bir trajedi kahramanına benzemiyordu.

    Bir dahi, çektiği acıdan sorumlu değildir. Çünkü içinde taşıdığı inanç, sonsuz gücünü gösterebilmesi için ona bu ateşten gömleği giydirir. Fırtına nasıl martıyı alır götürürse kaderin güçlü rüzgârı da dahiyi daha yükseklere sürükler. Sıradan biri ise, yaradılışı gereği sakin bir hayat arar. Trajediyi, dramı istemez. Bunlara ihtiyacı yoktur. Gölgede, sakin bir yerde kalmayı, rüzgârlardan korunarak ılık bir iklimde yaşamayı ister. Kaderin gizli eli onu kargaşalara doğru iterse kaçar, direnir, korkar. Tarihe adını yazdıracak ve dünyaya adını duyuracak sorumluluklarla karşılaşmayı istemez, hatta bundan çekinir bile... Acıyı, sıkıntıyı aramaz. Fakat yine de başına gelirse, içten değil dışarıdan gelen bir güçle ona doğru sürüklenir.