Tanrıların Öyküsü- DERMAN BAYLADI

Mitoloji, ya da dilimizdeki anlamıyla 'efsane bilimi', ilkel insanın doğa olaylarını, dolayısıyla yaradılışını araştırmasının ve yorumlamasının ürünlerinden oluşmaktadır. 'Tanrıların Öyküsü' efsaneler konusunda ilk akla gelen Yunan mitolojisinden söz eder. Bu kitap kuru bilgiler vermek yerine, karanlık çağdaki insanın hayalinde yarattığı ölümsüzlerin doğuşlarını, evreni paylaşmalarını, aşklarını, kıskançlıklarını, kavgalarını, entrikalarını anlatır. Onlarla ilişkili ölümlülerin, perilerin, hayvanların, garip yaratıkların, kralların, sıradan insanların yaşamlarını ilgi çekici bir biçimde sunar.
Batı sanat ve düşüncesinin her alanında, resimde, heykelde, müzikte, tiyatroda, operada, şiirde ve romanda etkili olan mitoloji, bir anlamda da ileri kültürün temeli olarak düşünüldüğünde, bu eser Yunan mitolojisini gereğince tanımak isteyenler için bir temel kaynak sayılmalıdır.
KİTAPTAN ALINTILAR:
"Dionysos'u bakıp büyüten Silenos bir gün şarabı fazla kaçırıp Phrygia çayırlarında kutu bir köşede sızıp kalmıştı. Tanrının en sevgili yaratığı idi Silenos. Koca burunlu,çıplak kafalı,şişman ama kısa boylu,keçi bacaklı,boynuzlu bir yaratıktı.Midas,onu bulup tanrıya getirmiş,karşılık olarak da Dionysos,krala onun isteği üzerine dokunduğu her şeyi altına çevirme yeteneği vermişti.Ama bu yetenek mutluluk getirmedi krala.Dokunduğu her şey, bu arada yiyeceği ve içeceği de altın oluyordu.Açlıktan ölecekti nerdeyse.Çok zengindi ama hiç bir işe yaramıyordu bu zenginlik.Sonunda kendisini eski hale getirmesi için Midas yalvardı tanrıya.Pişman olmuştu ve bir daha aç gözlülük etmeyecekti.Sahip olduğuyla yetinmeyi bilecekti. Dionysos, kralın gerekli dersi aldığını görerek yeterli buldu bu cezayı.Midas'a Paktolos (Sart) çayına girerek yıkanmasını söyledi.Tanrının dediğini yapan Midas eski haline döndü yeniden.O günden beri Sart çayında hep altın tozları olduğu söylenir."
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home