KİTAPLARIM

Yıllar boyunca okuduğum kitapların bir listesini tuttuğum ve kitapların konularına da yer verdiğim kütüphaneme hoşgeldiniz!

Fotoğrafım
Ad:
Konum: Istanbul, Türkiye
myspace layouts

myspace layouts

MySpace Layouts

MySpace Layouts

  • Antoloji
  • Yeni Sayfa
  • Timas Yayınları
  • Cuma, Mart 31, 2006

    Yabancı Kucak- IAN MCEWAN


    "Romanları mimari açıdan ele alırım. Kapıdan girildiğinde, o kapı öyle inşa edilmiş olmalı ki, okur o anda binanın sağlamlığına güvenmeli," diyen Ian McEwan, yine sağlamlığı garantili bir yapıyla karşımızda. Son dönem İngiliz edebiyatının parlak yazarlarından McEwan, Yabancı Kucak'ta Gotik roman türünü Romantizmin ilk dönemlerinden günümüze taşıyor. Gotik edebiyatın temel özelliklerinden olan tekinsizlik, gizem ve korku havasını yaratmak için de mükemmel bir mekan seçiyor: Ne kadar dolaşırsanız dolaşın, her zaman dönülmemiş bir köşeyi, keşfedilmemiş bir geçidi, kayıp bir binayı, ağza alınmayacak deneyimlerin yaşandığı gizli bir mekanı gözden kaçırabileceğiniz duygusunu veren kadim Venedik kentini. Venedik'in, dış mekan olmasına karşın yarattığı kapanıklık duygusuyla ruhları daralan Mary ve Colin, turistik gezilerin barındırdığı gözetleme ve kenti tüketme arzusuyla sokaklarda gezinip dururlar. Bu gezinin, onları cinsellik, ilişkiler ve şiddetin ördüğü ağda gelişip çetrefilleşen bir yaşantıya götüreceğini bilmeksizin...

    Perşembe, Mart 30, 2006

    Sweet Thursday/Tatlı Perşembe- JOHN STEİNBECK

    Ben İngilizcesini alıp okudum. Hem İngilizce hem de Türkçe tanıtımlarını yazıyorum.

    Sweet Thursday is a 1954 novel by John Steinbeck. It is a sequel to Cannery Row and captures events in Cannery Row after the end of Worl War II.
    The familiar Doc returns to town to find old friends and some new characters. Flora runs the "finishing school for girls" while Joseph and Mary Rivas (single person) has taken over the grocery Store. A new girl Suzy comes to town. Even though she does a good job hustling, she is deemed too classy for that line of work. Doc's well meaning friends find him depressed and try to hook him up with Suzy in this classic love story of a novel.
    The novel was turned into a Broadway musical called Pipe Dream by Rodgers and Hammerstein that was nominated for nine Tony Awards.

    Tatlı Perşembe'de yeniden Sardalye Sokağı'na dönen John Steinbeck, Salaş Palas'tan anımsadığımız sıradan, kendi halinde insanların kahkaha ve gözyaşı dolu dünyasına çağırıyor bizi... Steinbeck, tüm yapıtlarında bulduğumuz bir tema olan insanlık ve sevgi bağlarını işlerken, farklı konumdaki bireyleri bir araya getiren duyarlıkları, aşkın kimi, nerede ve nasıl umarsız kılacağını ustaca yansıtıyor.

    Jane Eyre- CHARLOTTE BRONTE


    İngiliz Edebiyatının bir tek "en ünlü" romanı hangisidir diye sorulsa, bütün okurların seçeceği bir apıt mutlaka "Jane Eyre" olurdu. Charlotte Bronte, bu benzersiz şaheseri, şiirsel duygusallıığını son derece çağdaş bir gerçeklikle harmanlar. Günümüzün ruh doktorlarına taş çıkartacak bir gözlemcilikle irdelenmiş rengarenk kişiler, konusunun işlenmesindeki soluk kesici akıcılık ve gerilim, romanın kahramanı Jane'in neredeyse "feminist" diyebileceğimiz görüş ve davranışları, romanın hem ciddi, klasik bir edebiyat başeseri, hem de ateşli, sürükleyici, heyecanlı bir serüven romanı olarak okunmasını sağlar.

    Küçük Kadınlar- LOUİSA MAY ALCOTT


    Margaret, Josephine, Elizabeth ve Amy adlarındaki dört kardeş anneleriyle birlikte küçük bir evde yaşıyorlardı. Babaları savaşa katılmıştı. Babaları gidince yoksullaşmışlardı. Yoksul bir hayatı yaşamak onlar için çok zordu. Margaret en büyükleriydi. 16 yaşındaydı. Onu Meg diye çağırırlardı. Jo, 15 yaşında, derbeder giyinen, hareketli bir kızdı. Herkesin Beth diye çağırdığı Elizabeth, çekingen, sakin yapılı bir kızdı. En küçükleri Amy ise sarı saçlı güzel bir kızdı. Bebekleriyle oynamayı, kırık kol ve bacaklarını tedavi etmeyi çok severdi.

    Pazartesi, Mart 27, 2006

    Mor- İNCİ ARAL


    Bir bahçıvanın oğlu, eski solcu, yeni işadamı İlhan, gençlik yıllarında sıradan bir evlilik yapmış, ancak ellisini geçtikten sonra kendinden otuz yaş genç bir kapıcı kızına tutularak ondan bir de çocuk sahibi olmuştur. Hayatında yeni bir sayfa açma isteğiyle eşinden boşanma çabası içindedir. O gece sahip olduğu turistik otelde sevgilisi ve akrabalarıyla birlikte oğlunun birinci yaşını kutlayacaklardır. Konuklar arasında İlhan'ın mutsuz kız kardeşi ve profesör erkek kardeşiyle onun karısı da vardır. İlhan'ın birlikte yaşadığı genç kadının, bir odada ölümü bekleyen babası ve birkaç yakını da oteldedirler. Öte yandan İstanbul'daki eş ve yazlıktaki baldız da sahnenin dışında, ama olayın içinde yer alırlar. Mor, İlhan'ın gördüğü tekinsiz bir rüyayla başlar ve yirmi dört saatlik bir sürede geçer; ancak kişilerin geçmişlerine ve geleceğe yönelik düşüncelerine doğru genişleyip yayılarak uzun bir zamanı kapsar. İnci Aral, derin gözlenmiş roman kişileri yoluyla, bireylerin bir noktada kesişen, iç içe geçen hayatlarını ve savrulma süreçlerini; ülkedeki insan, ilişki ve değerlerin çözülme koşulları içerisinde, herkesin kendindin çok şey bulacağı bir biçimde anlatıyor. Mor'un odak noktasında ise erkekler var. İnci Aral, gerilim dolu, gizemli, sürükleyici bir roman atmosferi kuruyor ve erkek dünyasının karmaşık labirentlerinde dolaşarak, onları yan tutmadan, şefkat ve incelikle anlamaya çalışıyor. Sevgiyle nefret; alışkanlıkla yenilik arzusu; değişme isteği ile korkular; içtenlik ve gizlenme gibi karşıtlıklar arasında bocalayan erkeklere yakından bakarken, edilgenlik ve var olma çabası; boşlukla gerçeklik; yaşamakla ölmek uçları arasında gidip gelen kadınları da erkeklerin dünyasındaki yerlerine oturtuyor. İnci Aral okurlarınca iyi bilinen kurgu, yazın ve dil ustalığı ile elbette.

    Pazar, Mart 26, 2006

    Hayata Yön Veren Sözler- AKIN ALICI


    Türkiye'den ve dünyadan düşünür, devlet adamı, sanatçı ve bilim adamlarının hayat, iletişim, başarı, eğitim, dostluk gibi konulardaki sözlerine yer verilen kitaptaki bazı sözler:
    "Düşünme zor iştir. Muhtemelen bu nedenle çok az kişi düşünür." - Heny Ford-
    "Kuş bakışı bakmak güzeldir, fakat kuş gibi bakmamak kaydıyla." - Şeyh Sadi-
    "Hayal kurabilirsiniz, bu hayali gerçekleştirebilirsiniz. Her şeyin bir fareyle başladığını asla unutmayın." - Walt Disney-
    "Hiç düş kırıklığına uğramayanlar hiç umut beslememiş olanlardır." - Bernard Shaw- "Hayatımız, yaptığımız tercihlerin toplamıdır." - Dr. W. Dwyer-
    "Bağdat'ı almaya çalışmak, Bağdat'ın kendinden daha mı güzeldi ne?" - IV. Murat-

    Mantissa- JOHN FOWLES


    Yazar ile esin perisi arasındaki çarpaşık ama aynı zamanda şiddet ve sevecenlik dolu o kadim ilişkiyi anlatıyor Mantissa'da Fowles. Perinin sanatçıyla ilişkisi yoğun bir tensellikle donanmış olsa da, var olan yaşantı çok daha karmaşık bir duygusal gelgite dönüşüyor. Fransız Teğmenin Kadını, Yaratık ve Büyücü gibi başyapıtları arasında sayılabilecek bu romanında, Fowles alaycı ve acımasız bakışını bir fener gibi okuruna gözüne tutarken sorular soruyor, sorduruyor: Yazar esinini alıp edebi bir forma dönüştürürken periye ödenen bedel nedir gerçekte? John Fowles Mantissa'da ördüğü "ince ama güçlü ağ"da edebiyat, aşk ve erotizmi farklı düzlemlerde karşı karşıya getirirken okuru düşündürdüğü gibi, eğlendirmeyi de elden bırakmıyor. Bir hastane odasında yatan romancı Miles Green hafızasını yitirmiştir. esin perisi Erato ise sırayla sevecen bir doktor; onu anti-feminist, burjuva elitisti olmakla eleştirip "edebi suçları"nı sayan bir punk; bir geyşa; otoriter bir orman perisi olarak sahneye çıkar Green'in yarı bulanık dünyasında.

    Cumartesi, Mart 25, 2006

    Yıldızlı ve Yağmurlu Geceler- MAEVE BİNCHY


    Maeve Binchy asla hayal kırıklığına uğratmaz. Yıldızlı ve Yağmurlu Geceler de tıpkı kendine mekan seçtiği Yunan adaları gibi sıcak ve sevgi dolu. Günümüzde herkesi ilgilendiren, herkesi etkisi altında bırakan romanlar yazmayı ondan iyi bilen yok zaten... - Midwest Book Review

    İkinci Dünya Savaşı'nın Ateşinde Bir Yahudi Ailesi- BRİGİTTE PESKİN


    1945 yılının ocak ayında Ruslar yaklaşırken, Almanlar Auschwitz'i boşaltmaya başladılar. Flora, yorgunluktan ve açlıktan sersemlemiş halde, asla öğrenemediği bir dilde verilen emirleri anlamadan, karların içinde yürüyor, canlı cenazeler ordusu her yerden dışlanıyordu; Yer yok... Ne için yok? Ölmek için mi?" İstanbul'da Bir Yahudi Ailesi ile tanıdığımız Rebecca, hayatının aşkını bulmuş ve II. Dünya Savaşı yıllarında, hiç bitmeyecekmiş gibi gözüken ve yaşamının ikinci yarısını kaplayan uzun yolculuğuna yeniden çıkmıştır. Kalabalık bir Buena Familia'nın Doğulu adetlerinden kaçarken, savaş yıllarında hortlayan milliyetçilik ve Yahudi düşmanlığı, yaşamı lanetli bir varoluş mücadelesine çevirmiş, Bir Adadan Öbürüne- Rebecca ve binlerce Yahudi için hayatı tekrar anlamlandırmıştır... Gerçek bir hikayenin içinde, yine gerçek bir hikayenin yazılış serüvenini okurken, idealist, aşık ve Yahudi bir kadının, özgürlük yolunda ilerleyişine eşlik edeceksiniz.

    Zahir- PAULO COELHO


    'Seni kendimden bile daha çok seviyorum.' Eğer bunu söyleyebilirsem kendimle barış içinde yaşamayı sürdürebilirim, çünkü bu aşk beni rehin aldı. Ünlü, başarılı, zengin bir yazarın savaş muhabirliği yapan karısı Esther bir gün ansızın ortadan kaybolur. Esther kaçırılmış mıdır, öldürülmüş müdür, yoksa kocasını mı terk etmiştir? Çok sevdiği karısını bulmak için yanıp tutuşan yazar, Esther'in en son birlikte görüldüğü Kazak genci Mikhail'le birlikte Fransa'dan İspanya'ya, Hırvatistan'dan Orta Asya steplerine uzanan bir yolculukta bulur kendini. Bu büyülü yolculuk giderek bir 'iç yolculuğa' dönüşecek, yazar yazgının gücü ve aşkın doğasını yeniden keşfedecek, yaşamına yeni değerler biçecektir... Günümüzün en çok okunan yazarlarından Paulo Coelho, daha önce yayınladığımız Simyacı, On Bir Dakika, Veronika Ölmek İstiyor gibi romanlarından sonra Zâhir'de de, okurlarını bir ruh yolculuğuna çıkarıyor. Zâhir'i okuduğunuzda, kendinizi daha derinden tanıyacaksınız.

    Çarşamba, Mart 15, 2006

    Delikanlı- DOSTOYEVSKİ


    Dostoyevski'nin bütün büyük romanları gibi "Delikanlı" da bir özgürlük savaşının öyküsüdür. Raskolnikov, özgürlüğünü kendisine kanıtlamak için insan öldürüyor. Budala'da Mişkin özgürlüğü delilikte bulunuyor. Ecinniler'de bu devrim kovalamacasıyla sürüyor. Delikanlı'nın kahramanı Dolgorukiy ise özgürlürüğü parayla satın almak istiyor. Rotşilt gibi birinin zenginliği, gücü, özgürlüğün tek güvencesidir. İşte bu roman bu temel üzerine kurulu bir roman, bir de büyük bir ayrıntı olarak, baba Versilov var. Dostoyevski'ye özgü bir kahramanlar savaşı...

    Cumartesi, Mart 11, 2006

    Badem- NEDJMA


    Fransa'da satış listelerinde uzun süre en üst basamaklarda kalan ve hemen 18 dile çevrilen bir Bestseller. Cesur bir anı romanı. Gerçek bir edebiyat eseri... Fas'ta yaşlı bir adamla zorla evlendirilip ilk gecesini 'kabus' gibi geçiren bir Arap kadınının cinselliği ve kadınlığını keşfetmesi ve bütün utançlarından arınmış tutkulu aşkı... Her şey açıkça, cesur bir dille anlatılmış. O kadar ki yazar, bağnaz dincilerin saldırısından Salman Rüschdi gibi korktuğu için, "yıldız" anlamına gelen Nedjma takma adını kullanıyor.

    'Bu rumuz benim peçem. Bağnazlar, kadın vücudu konusunda ifade özgürlüğü tanımazlar. Ama samimi Müslümanlar bu kitabın kendilerine saygı gösterdiğini fark edeceklerdir.' Nedjma - Le Figaro-

    'Badem gerçek bir yazarın doğuşunu müjdeliyor. Bu şaşırtıcı otobiyografik eser bugünkü edebiyatımızın devamlı temsilcilerinden olacaktır. - L'Express-

    Adalı- FUNDA KALAYCIOĞLU


    Dağ gibi bir yiğitti Murad! Güçlü, inatçı, onurlu... Akdeniz'e korku salmış Osmanlı donanmasının kaptanlarından biriydi o... Cezayir'in fethi, Preveze Deniz Savaşı gibi pek çok zaferde Barbaros Hayreddin Paşa ile birlikte savaştı. Köle kız Lilyeva'ya sevdalanıp törelere karşı geldiğinde Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle ünlü Şair Amiral Seydi Ali Reis'in Hind seferine gönderilen levendler arasında buldu kendini.. Ve bir nazlı çiçekti Lilyeva... Engizisyondan kaçan bir İspanyol güzeliyle çaresiz bir Macar Beyi'nin soylu fakat lanetli kanı dolaşmaktaydı damarlarında... Savaş rüzgarlarının önünde, bir ülkeden diğerine savruldu, asla bir vatanı olamadan... Yazgıları bu iki sevdalı yüreğe eziyet etmekten yorulmadı, usanmadı uzun yıllar boyunca... Yine de umutsuzca ulaşmaya çalıştılar birbirlerine...

    Yusufçuk Gece Gelir- MELİSSA P.


    Melissa P. ilk romanı Yatmadan Önce 100 Fırça Darbesi'yle uluslararası tüm kitap listelerinde, daha 18 yaşına basmadan, 2 milyon adeti aşkın satış rakamlarıyla bir rekor kırdı. Bu, onun sabırsızlıkla beklenen ikinci romanı... Saplantılı bir aşk. Şiddetli bir tutku. Çarpıcı bir yetenek. Ve geceleri yusufçuk kılığında gezen bu gizemli kız... Yusufçuk Gece Gelir, edebiyat dünyasında son on yılın en çok yankı uyandıran yazarının sıra dışı yeni romanı. Yatmadan Önce 100 Fırça Darbesi, Türkiye'de 200.000 adet satıldı, hala satılıyor. Hakkında birçok kişi yazdı, konuştu, hala konuşuluyor. 30 dilde, 41 ülkede yayımlandı. İtalya ve Almanya'dan sonra en çok Türkiye'de sattı.
    "Hemen orada bana sahip oluyor. Bedeni görkemle bedenimin üzerine çıkıyor ve kulağıma hoşuma giden şeyler fısıldıyor, kulak mememi nefesiyle ısıtıyor. Sonra bir öksürük sesi duyuyorum ve gözlerimi aralıyorum; masaya doğru eğilmiş ve boğuk boğuk öksüren bir kadın görüyorum. Kafasını kaldırıyor ve bana kötü kötü bakıyor. Sarışın, çiçekli bir elbise giymiş, zayıf ve derisi kırış kırış. Ona bir süre daha bakıyorum, sonra üzerimde uzanmakta olan erkeğe bakıyorum, gözlerimi yeniden kapatıp açıyorum, bakışlarımı kadının olduğu yere doğru çeviriyorum, gitmiş olduğunu fark ediyorum. Ama öksürük sesi gelmeye devam ediyor. Erkeğimi kendime doğru çekiyorum ve onu yiyip bitiriyorum. Dili kanıyor ve dilinden boynuma kan damlıyor."
    Eğer onu tanıdığınızı zannediyorsanız bir kez daha düşünün!..

    Aşk Mutfakta Pişer- MAEVE BİNCHY


    Maeve Binchy’den yeni aşk tarifleri...Okuldan beri arkadaş olan bir kadın ile bir erkek... Cathy ile Tom. Ortak kurdukları catering flirketinde hayata birlikte direnen iki insan. Ve onların çevresinde yer alan diğer insanlar...Maeve Binchy’in her zamanki gibi ayrıntıyla çizdiği bir sürü karakter... işte Aşk Mutfakta Pişer bu insanlar arasında ve yine İrlanda’da geçiyor. Sıradan tutkularla dolu, sıradan hayatlar süren bildiğimiz, tanıdığımız insanlar arasında. Maeve Binchy okurlarını hiçbir romanında hayal kırıklığına uğratmayan bir yazar, ama Aşk Mutfakta Pişer yine de özel bir yere sahip. Yazarın en sevilen romanlarından biri. Binchy, sınıfsal farklılıklara, İrlanda’daki sosyal değişimlere değindiği romanında elbette her zamanki gibi aşkı ön plana çıkarıyor. Kalp kırıklıkları da var romanın bütününde, ama yazar hüznü neşeyle hassas bir terazi kullanarak dengelemeyi çok iyi başarıyor. Sevgi insanın hayatını değiştiriyor! Herkesin sevgilisi Maeve Teyze de bunu okurlarına her romanında aynı sıcaklıkla anlatıyor. O, bu kirli dünyada sığınılacak bir liman!

    Kitaptan:

    “Cathy’yle yan yana durmuş sebze doğruyorlardı. Bir sandalda birlikte kürek çeker gibi benzer vuruşları, benzer ritimleri vardı. Yaptıkları iş sakinleştiriciydi, aralarında sıcak bir dostluk havası yaratıyordu.
    ikisi de konuşmak için hiç çaba sarf etmeden kısa bir süre için dertlerini unutmufl gibiydi. Yapacak bunca iş, davetlere ulaştıracak bunca yemek, ödenecek faturalar ve düzenleyecekleri asrın düğünü varken bir de Neil ile Marcella’yı düflünmeye vakit yoktu.”

    Başkasının Karısı- DOSTOYEVSKİ


    Ruhsal çözümleme, ünlü Rus yazarı Dostoyevski'nin hemen hemen tüm yapıtlarının ana eksenini oluşturur. Başkasının Karısı, Dostoyevski'nin "Kıskançlık" üzerine kurduğu ve onun, ruhsal çözemlenin ustası olduğunu kanıtlayan uzunöykülerinden iridir. Dostoyevski, kitabın ikinci uzunöyküsü olan Dürüst Hırsız'da ise bir terziye bir hırsızın insani dramını aktarıyor.

    Dijital Kale- DAN BROWN


    Amerikan Ulusal Güvenlik Teşkilatı NSA'nın şifre çözücü süper bilgisayarı TRANSLTR'nin bile üstesinden gelemediği, çözülmesi imkansız görünen bir şifre... ABD'den ve NSA'dan intikam almak isteyen bir dahi... Dünyanın dört bir yanında ve sanal ortamda yaşanan nefes kesici bir kovalamaca... Cinayetler, casusluk oyunları ve müthiş bir macera!..

    "Zekice yazılmış macera romanlarının yeni ustasından." -People-

    "Bu inandırıcı ve yüksek tempolu romanında Brown, yurtseverleri de paranoyakları da çok memnun edecek şekilde iyi ile kötü arasındaki çizgiyi bulanıklaştırıyor." -Publishers Weekly-

    "Tom Clancy'ninkilerden bile daha çok istihbarat sırrı var bu kitapta... 'Dijital Kale', gerçeklere hepimizin hayal edebileceğinden bile daha yakın. - MacDonnell Ulsch, Ulusal Güvenlik Enstitüsü Genel Müdürü-

    "'Dijital Kale', zekice yazılmış ve müthiş bir macera filmi izler gibi hızla okunan bir roman." - Larry Lasker, "Savaş Oyunları" ve "Şifreciler" filmlerinin senaristi-

    "Teknolojik bir macera romanı, ancak gerçek olduğu ölçüde heyecan vericidir ve eğer Dan Brown'ın insanı sarsan bu romanı biraz daha gerçek olsaydı kurgusundaki dönemeçler sizi duvara fırlatabilirdi!" - David Pogue, Macworld Dergisi-

    Yatmadan Önce Yüz Fırça Darbesi- MELİSSA P.


    Melissa: Genç bir kız... ve günlüğü:
    Sevgi, aşk, kendine güven, arkadaşlık, cinselliğin keşfi, duygusal gelgitler, arayışlar ve kayboluşlar... Dürüst, açık, çekici, düşündürücü, insanın içine işleyen ve her şeyden öte cesur itiraflar... İtalya'da, Susanna Tamaro'nun kitabı kadar satan bu kitap ailelerin çocuklarıyla konuşmadıkları, öğretmedikleri tek konudan söz ediyor: Cinsellik.
    "Göz alıcı bir şekilde kendinden emin olan bu lise öğrencisinin itiraflarının yarattığı şok dalgaları hala gündemde." The Times
    "Çok büyük bir etkisi olan küçük kitap." New York Times
    Yatmadan önce 100 Fırça Darbesi, İtalya'da 1.000.000 adet satıldı. İspanya, Fransa, Almanya, ABD, Kanada, Rusya, Yunanistan ve İngiltere'nin de aralarında bulunduğu 26 ülkede bestseller oldu. Film hakları Francesca Neri tarafından alındı.

    Cuma, Mart 10, 2006

    Martin Eden- JACK LONDON


    Martin Eden için neden biraz üzülmeyeyim? Martin Eden bendim. Martin Eden bir bireyci idi, bense bir Sosyalist. İşte bu nedenden ben yaşamaya devam ediyorum ve işte bu nedenden Martin Eden öldü. ...Bu kitap bireyciliğe bir saldırıdır. Martin Eden, başkalarının ihtiyaçlarının farkına varmayan aşırı bir bireycidir. Hayalleri kaybolduğunda, uğrunda yaşıyacağı hiçbir şey kalmaz.

    Otobiyografik bir çalışma olan "Martin Eden", Jack London'ın en önemli eserlerindendir. Bireyciliğe olan saldırının ön plana çıktığı eserdeki serüvende, Jack London'ın lasik üslubuyla bir iç savaş bir arayış vardır. Martin Eden bu amaçsız arayışta yalnız ve ümitleri tükenmiş bir insandır.

    Kendisi için ise güzelliğe hizmet etmesinin sevinci, onun için yeterli bir ücretti. Ve Ruth’ u güzellikten çok seviyordu. Dünyadaki en iyi şeyin aşk olduğunu düşünüyordu. Onun içindeki devrimin itici gücü aşk olmuştu; onu kaba bir denizciden bir öğrenciye ve bir sanatçıya dönüştürmüştü. Bu nedenle ona göre bu üçünden en iyisi en büyüğü, öğrenmekten ve sanatkarlıktan daha büyük olan aşktı. Şimdiden, anlamıştı ki kendi beyni, Ruth'un kardeşlerinin beyinlerinin ya da babasının beyninin ötesine ulaştığı gibi, Ruth'unkini de geçmişti. Onun bir yıl kadarlık kendi kendine çalışması ve donanımı, dünya, sanat ve yaşam konularında ona Ruth'un sahip olmayı hiçbir zaman umut etmeyeceği bir ustalık vermişti. Bütün bunları kavramıştı, ama bu Ruth'a olan aşkını etkilemedi; ne de Ruth'un ona olan aşkı bunan etkilendi. Aşk fazlasıyla güzel ve soyluydu ve Martin aşkı eleştiriyle kirletmeyecek kadar sadıktı."

    Doğunun Limanları- AMİN MAALOUF


    "Adana'da ayaklanmalar olmuştu. Kalabalık, Ermeni mahallesini yağmalamıştı. Altı yıl sonra çok daha büyük çapta olacakların provası gibi bir şeydi. Ama bu bile dehşetti. Yüzlerce ölü. Belki de binlerce." Can çekişen Osmanlı İmparatorluğu ve Beyrut ile Fransa arasında yaşamı sürükleyen İsyan. Doğunun Limanları bu yüzyılın başını, bir insanın trajik öyküsünün içinden anlatıyor.

    Perşembe, Mart 09, 2006

    Başucumda Müzik- KÜRŞAT BAŞAR



    "Eğer, hayatınızın herhangi bir an'ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. Biri, o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken... Öteki, bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün... Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu.

    Ama aslında bu kadar basitti işte: Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın."

    Başucumda Müzik, bizi "gerçekleşen bir rüya"ya götürüyor. 50'li ve 60'lı yılların karmaşasında unutulup gitmiş gizli bir aşk öyküsünü anlatıyor. Orada, sokaktan akordiyon sesinin geldiği bir bahar sabahında, unutulmaz cumartesilerde, unutulmuş şarkılarda eşsiz bir duyguyu, tutmak isterken avucumuzdan kayıp giden o rüyayı okuyacaksınız. Hem de çok tanıdık bir yakın tarihin çarpıcı gerçeğinin içinde...

    Kibarlık Budalası- MOLİERE


    Moliere oyunları, geçen yüzyılın ortasına kadar insan zaaflarının, takıntılarının eleştirisi olarak yorumlandı. Klasik eleştiri için zamandışı, tarihüstü, akla, doğal olana aykırı sayılan bu aksaklıkların, huy ya da takıntıların 17. yüzyıl Fransası'nın tarihsel, sosyal ve ekonomik şartları içinde kavranması gerektiğine bizzat Moliere işaret eder.

    Çarşamba, Mart 08, 2006

    Fransız Teğmenin Kadını- JOHN FOWLES


    İngiliz edebiyatının yaşayan belki de en büyük ustası olan John Fowles, anlatı kurmaktaki mahareti, çarpıcı üslubu ve deneyciliğiyle dikkati çeken bir yazar. Hiç abartmadan yüzyılın en iyi romanları arasında sayabileceğimiz Fransız Teğmenin Kadını'nda bu özellikler mükemmel bir bileşime ulaşıyor. Bir kere olağanüstü başarılı bir atmosfer yaratıyor yazar, Viktorya döneminde yaşamanın ne anlama geldiğini bütün netliğiyle ortayaseriyor. Sonra eşine az rastlanır bir gizemyaratıyor, kitap bittiğinde bile gizeminden bir şey kaybetmeyen bir gizem bu. Ve nihayet bilgeliğine sizi hemen ikna eden bilge ve son derece zeki bir denemeci üslubuyla varoluşçuluğun "sahicilik" ve özgürlük arayan insan soyutlamasını ete kemiğe büründürüyor, ama tanrı anlatıcı rolünü de sorgulamaktan geri kalmıyor. fowles dünya tarihinin en tutucu dönemlerinden biri olan, her şeyin ve özellikle de edebiyatın sıkı kurallara ve "görev" bilincine bağlı olduğu Viktorya çağından aykırı bir aşk öyküsüyle sesleniyor okura. Roman başarısını büyük ölçüde nefis diyaloglarına ve iki karakter arasındaki gerilime borçlu.Kadınların görev"lerin boyun eğme ve çocuk yapmayla sınırlı olduğu bir dönemde, romanın kadın kahramanı Sarah, inanılmaz sezgi gücü, özgürlüğe olan tutkusu ve setetik olana duyduğu sevgiyle hemen romanın çekim merkezine yerleşiyor. Toplumsal kodları umursamaksızın sevmek neyi gerektiyorsa onu yapmaktan geçirmiş bir aristoktak ama görmüş geçirmişlikle de aristokrattan beklenenler arasındaki dengeyi tutturmakta zorlanan biri. Sarah'yla tanıştıktan sonra bu bıçak sırtındaki denge darmadağın olur. Charles, çağının toplumsal statüsünün, eş dost çevresinin talepleri ile yolu aşktan geçen Aşkınlık ve Sahicilik, tek kelimeyle Özgürlük arasyışı arasında bir seçim yapmak zorunda kalır... Roman okumanın benzersiz hazzından haberdar olanlar, Nabokov'un deyimiyle "beklemiğini titreten" kitaplar okumayı özleyenler ve sahici bir aşk yolculuğuna çıkmak isteyenler için...

    Salı, Mart 07, 2006

    Hz. Hatice- AHMET CEMİL AKINCI


    O, ahlakın ne olduğunun bilinmediği bir devrin kadınıdır. Genç yaşında dul kalmasına rağmen kötü gelenek ve alışkanlıklara kapılmamıştır. Bataklıkta iken kir tutmamış, tertemiz yaşamıştır. Servetini ihtirasına değil, hayra harcamıştır. O çağda kadının dişi bir deve kadar değeri yokken, kız çocukları kuma gömülürken, bu özellikleri kendi kendine elde etmiştir. Okumuş ve okutmuştur. Hz. Ali gibi bükülmez bir irade, bir kahraman ve ilim deryası onun elinde yetişmiştir.

    Onun sabırlı ve şefkatli yüreği, ayrıca maddi ve manevi fedakarlıkları İslam'ın serpilip gelişmesine paha biçilmez katkılarda bulunmuştur. Onun eşine verdiği destek ve anlayış ile İslam'ın toplumsal, ekonomik ve siyasi yükselişi arasında doğrudan bir ilişki vardır.

    Peygamberimizin en büyük destekçisi, dert ortağı ve ona ilk inanan insanın hayatını anlatan bu kitap alışılmış görüşlerden uzak, kendine özgü anlatımıyla okurken büyük bir zevk verecek ve pek çok şeyi yeniden düşünmeye davet edecektir.

    "Allah, Hatice'den daha hayırlısını vermedi... Halk küfür içindeyken, beni yalanlarken, o doğruladı. İman etti..."
    - Hz. Muhammed (sa)- "

    Yazar Ahmet Cemil Akıncı daha evvel yayınladığı kitaplarla ustalığını ortaya koymuştur. Böylesine ilmi bir konunun romanlaştırılması oldukça mesuliyetlidir. Bu konuda gereken hassasiyetin gösterildiğine inanıyorum."
    - Hekimoğlu İsmail-

    İhanet Noktası- DAN BROWN


    NASA'ya bağlı bir uydu Kuzey Kutbu'nun derinliklerine gömülü nadir bulunan bir nesnenin varlığını belirler. Bir süredir bocalamakta olan NASA bunu bir zafer olarak niteler. Amerikan uzay politikasını ve yaklaşmakta olan başkanlık seçimini derinden etkileyecek bir zaferdir bu...

    Başkan, Beyaz Saray Gizli Haber Alma Analisti Rachel Sexton'ı Milne Buzul Katmanı'na gönderir. Karizmatik bilim adamı Michael Tolland başkanlığında uzmanlardan oluşan bir ekiple Kuzey Kutbu'na giden Rachel, bir süre sonra akla gelmedik bir oyunu ortaya çıkarır. Tüm dünyayı amansız bir düşmanlığa sürükleyecek bir bilim sahtekârlığı söz konusudur.

    Rachel, Başkan'la bağlantı kuramadan Michael ölümcül bir saldırıya uğrar. Gerçeğin ortaya çıkmasını istemeyen esrarengiz biri, katil-lerden oluşan bir ekiple herkesi ortadan kaldırmaktadır.

    Issız ve ölümcül bir çevrede bir avuç insanın tüm umudu bu korkunç sahtekârlığın arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılmasıdır. Öğrenecekleri gerçek ihanetin doruk noktasıdır.

    Pazartesi, Mart 06, 2006

    Yalnız Kadınlar Sokağı- MAEVE BİNCHY


    "Meave Binchy'nin en iyi romanı.. Yalnız Kadınlar Sokağı'nı okurken rengarenk, yepyeni bir dünyanın içinde kaybolup gittiğiniz hissine kapılıyor, kitap hiç bitmesin istiyorsunuz."
    The Seattle Times
    "Binchy'nin en iyi romanlarından biri."
    Kirkus Reviews
    "Dostluk ilişkisinin insana verdiği hazlar ve hazırladığı tuzaklar üzerine yumuşacık bir roman. Kadınlar için, kadınlar hakkında, kadınlar arasında ultramodern bir aşk hikâyesi."
    Newday