KİTAPLARIM

Yıllar boyunca okuduğum kitapların bir listesini tuttuğum ve kitapların konularına da yer verdiğim kütüphaneme hoşgeldiniz!

Fotoğrafım
Ad:
Konum: Istanbul, Türkiye
myspace layouts

myspace layouts

MySpace Layouts

MySpace Layouts

  • Antoloji
  • Yeni Sayfa
  • Timas Yayınları
  • Pazar, Nisan 30, 2006

    Geri Döneceksin- MAEVE BİNCHY


    Geri Döneceksin", Türk okurunun büyük ilgi gösterdiği "Yalnız Kadınlar Sokağı" ve "İtalyanca Aşk Başkadır" gibi İrlanda’nın sıradan insanlarının hikâyelerini anlatıyor. Genç kızlığa adım atan iki arkadaşın çevresinde gelişen roman Lough Glass adlı küçük bir kasabada geçiyor. Bu küçük kasabada yaşanan büyük sırlar Maeve Binchy’nin akıcı üslubuyla okurları sayfalar arasında büyülü bir gezintiye çıkarıyor. Genç kızlardan birinin "normal" olarak nitelendirilebilecek bir ailesi vardır. Diğeri ise farklı bir evlilikten doğmuştur. Kurallara sığmayan bir annenin kızıdır ve bu durum küçük kızın kafasında çeşitli sorular doğurmaktadır. Maeve Binchy, yalnız ve hüzünlü anneyi, içine kapanmış, mesleğine sığınmış babayı, kadınları, erkekleri, gençleri, ilişkileri büyük bir ustalıkla anlatıyor.

    Cumartesi, Nisan 29, 2006

    Kimlik- MİLAN KUNDERA


    Ünlü Çek yazarı Milan Kundera , bu kez 'aşk'ı irdeliyor Kimlik'te. Orta yaşlı bir kadın ve kendisinden küçük bir erkek bu 'aşkın'ın iki kahramanı. Akıllı, modern, çalışkan, tutkulu ve güçlü bir kadın, Chantal ve onun duygusal, serseri ruhlu, sorumsuz, ama sevimli sevgilisi Jean-Marc. Tutkuyla birbirine bağlı bu iki insanın aşkaları eskimeye, yıpanmaya başlamıştır. Bu yeni konumda her ikisi de aralarındaki bağı sorgulamaya başlarlar. Güven duygusu yerini kuşkuya bırakır, birbirlerini gözlemeye, küçük oyunlarla aşklarını sınamaya başlarlar; yaşamalrı karabasana gönüşür. Bir oyun gibi başlattığı küçük bir aldatmaca, genç adamın yaşamını altüst eder. İnsan ruhunun derinlerine inmeyi çok iyi bilen Milan Kundera , sade duru ve abartısız anlatımıyla bu kez de kimlik sorunun işliyor. Doğuştan sahip olunan güvensizlik, yalnızlık ve ürkü gibi duyguları, sevgililerin ya da eşlerin birbirlerinden sürekli olarak ve çoğu kez de bir felakete yol açacak biçimde sakladığını anlatırken, Chantal ile Jean-Marc'ın psikolojik saplantılarını ortaya koyuyor, bu saplantıların ve her ikisinin de karşısındakini öznel ve yöneltimesi güç bir kimliğe oturtmasının ikisi aradında yol açtığı iletişimsizliği ustalıkla işliyor.

    Aşka Şeytan Karışır- HANDE ALTAYLI


    Sıradan insanlar yoldan çıkmaz, en masumlar günahkar olmaz, iyiler kötülük yapmazdı; eğer aşka şeytan karışmasaydı... Gençliğin verdiği cesaretle zor bir aşkın içine gözü kapalı giriverir Aslı. Toplum kurallarını, ahlakı, vicdanı, ayıbı bir kenara atarak, teyzesinin sevgilisi Ömer’e kaptırır kalbini. Sevgilisinin evli olması bile umurunda değildir ilk başlarda. Ama kıskançlıklar, sorgulamalar, hayaller ve hayal kırıklıklarının ardından çareyi kaçmakta bulur. Yıllar sonra, artık olgun bir kadın olduğunu sandığında Ömer tekrar çıkar karşısına. “İnsanın kaçmak isteyip de koşamadığı rüyalar gibiydi. Büyülenmiş, duruyordu. Onu hayatında ilk kez, bu gece gördüğüne yemin edebilirdi. Kasıkları ateşe verilmiş gibi alev alev yanmaya başladı ve içi korkuyla doldu. Kalbi sıkıştı, niye on altılık bir küçük kız gibi titreyip duruyordu teyzesinin sevgilisinin karşısında? Bu adamı daha önce hiç çekici bulmamıştı ki... Erkek olduğunun bile farkında değildi. Çığlık atmak istiyordu ama gel gör ki, üzerinden geceliği sıyrılırken itiraz etmeyi bile başaramadı. Tanımadığı bir duygu bütün vücudunu sarmıştı. Böyle bir şeyin varlığıyla karşılaşmak bile, dünyanın hiç de güvenilir bir yer olmadığının kanıtıydı. Burası, bizim bildiğimiz, alıştığımız ve tanıdığımızı sandığımız yer değildi. Her köşesinde farklı boyutlara açılan gizli kapılar vardı ve türlü tuzaklarla insanı, ne yapıp edip kendisine yenik düşürüyordu. Yapmam dediğimiz şeyleri yaptıran, söylemem dediğimiz sözleri söyleten bir gücün esiriydik. Ve bu güç, bizim içimizde, tohumlarımızdaydı. Bir sınırın çok yakınına gittiğimizde, o sınırın orada olmadığını görüyorduk. Sınırlar mı sürekli değişiyordu, yoksa zaten onlar bizim var olmasını dilediğimiz seraplar mıydı?”

    Atatürk Nasıl Öldürüldü?-OGÜN DELİ


    Atatürk gerçekten sirozdan mı öldü? Yoksa organize bir cinayete, tıbbi yollarla hazırlanan bir yok etme planına mı kurban gitmişti? Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk, çevresini saran suikast planlarından habersiz, olabileceklere karşı tedbirsiz miydi? "Atatürk Nasıl Öldürüldü?" Mustafa Kemal'in ölümünün arkasındaki sır perdesi aralanıyor. Kitap belgeler eşliğinde Atatürk'ün yaşamı ve ölümüne dair bugüne kadar gün yüzüne çıkmamış gerçeklerle yüzleştiriyor okuru. Bir Atatürk kronolojisi olarak da okunabilecek eserde asırlık tarihi bilgiler günümüz penceresinden sorgulanıyor. Kitapta yanıtını bulacağınız sorular ve ilginç konu başlıklarından bazıları şunlar:
    - Atatürk alkolik miydi?
    - Atatürk'ün gerçek hastalığı neydi?
    - Uygulanan yanlış tedavi, kullanılan ilaçlar ve yan tesirlerinin sorumluları kim?
    - Atatürk'ü öldürmek niçin zordu?
    - Atatürk'ü öldürmek için uluslararası, organize olmuş, sistemli ve gizemli bir organizasyon nasıl oluşturuldu? Bu organizasyona kimler dahildi?
    - Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk'ün Yahudiler ile ilişkisi nasıldı?
    - Atatürk Sabetaycı mıydı?
    - Atatürk'ün Türkçe din fikrinin gerçek yüzünü biliyor muyuz?
    - Gerçek bir dindar olarak Atatürk'ü nasıl tanımlamak gerekir?
    - Yahudilerin Cumhuriyet dönemindeki lobicilik faaliyetleri nelerdi?
    - "Kimse Atatürk kadar güzel 'Allah' diyemez." sözleri kime ait?

    Atatürk'le Yaşadıklarını Anlattılar- NAZMİ KAL


    TRT 1'de "Atatürk'ten Anılar" programını hazırlayıp sunan Nazmi Kal, hiçbir yerde yayımlanmamış bu anıları, Atatürk'le Yaşadıklarını Anlattılar adıyla gün ışığına çıkardı. Anlatıların içtenliği, okuru bir tarih yolculuğuna çağırıyor.

    Perşembe, Nisan 27, 2006

    Gazi Paşa- ATTİLA İLHAN


    "...canımı kurtarayım derken, vatanını kaybedersin!...! Kurtuluş Savaşı'nın en hareketli günlerini MustafaKemal'in yaşamı içinde anlatan Gazi Paşa, tarihsel olarak Kuvva-yı Milliye'nin İzmir'e girişi ve Trakya'nın geri alınması ile sonlanıyor. Bu çarpıcı dönemin içinde Latife Hanım, Fikriye Hanım, İsmet Paşa, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Halide Edip, Falih Rıfkı, Yakup Kadri, Mustafa Suphi, Nazım Hikmet, Çerkez Ethem... tümü de çok yakından tanıdığımız isimler Attila İlhan'ın bize o günleri yaşatan kurgusu ile romanda yerlerini alıyorlar. Gazi Paşa, bir solukta okunup bitirilecek, yakın tarihimizin en önemli günlerini bizlere anımsatacak bir roman.

    Aşkı Yarın Yaşayacaksın- MAEVE BİNCHY


    Aşkı Yarın Yaşayacaksın başarılı duygusal romanın tüm özelliklerine sahip, ama Binchy'nin bu romandaki gerçek başarısı, bir yandan eski düzene sımsıkı tutunurken, diğer yandan yeniye yer açmaya çalışan 1950'lerin İrlandasını betimlemedeki ustalığı...'
    - Sunday Times-
    'Tipik sevecenlik ve sezgisiyle Maeve Binchy karakterlerini öyle güzel betimliyor ki, kitap bittiğinde onlardan ayrılmak insana acı veriyor.'
    - İrish Times-
    'Her şey, dönemi ve kişileri neredeyse tamamıyla Dickens'vari bir atmosfere taşıyan inanılmaz bir ayrıntı zenginliği ve sürükleyici diyaloglarda tasarlanmış.'
    - Frankfurter Allgemeine-
    'Etkileyici, son derece zarif ve akıl dolu... Keyifli bir öğleden sonra için ideal bir kitap...'
    - Le Livre Hebdo-

    Cumartesi, Nisan 15, 2006

    Ransom (Fidye)- DANİELLE STEEL


    A violent crime brings together four lives in Danielle Steel's sixtieth bestselling novel, the story of a mother's courage, a family's terror, and a triumph of human strength and dignity in the face of overwhelming odds.Outside the gates of a California prison, Peter Morgan is released after four long years and vows to redeem himself in the eyes of the young daughters he left behind. Simultaneously, Carl Waters, a convicted murderer, is set on the path of freedom with him. That night, three hundred miles south in San Francisco, police detective Ted Lee comes home to a silent house; for twenty-nine years, he has been living for his job - and slowly falling out of love with his wife. Across town, in an exclusive Pacific Heights neighborhood, a mother tries to shield her three children from the panic rising within her. Four months after her husband's death, Fernanda Barnes faces a mountain of debt she cannot repay, a world destroyed, and a marriage lost. Within weeks, the lives of these four people will collide in ways none of them could have foreseen. For Fernanda, whose life had once been graced by beautiful homes, security, success, and stunning wealth, the death of her brilliant, brooding husband was already too much to bear. She simply couldn't imagine a greater loss, until a devastating crime rocks her family to its core - and brings Detective Ted Lee into her life.A man of unshakable integrity, Lee will soon become the one person who tries to save Fernanda's family from a terrifying fate. Fernanda must draw on a strength she never knew she had. Racing against time in the underbelly of the criminal world, buffeted by the dark side of power, and unmoored by loss andbetrayal, no one can predict where this tragedy will take them.Danielle Steel brilliantly explores the collision of a shocking crime with the ordinary lives of its victims in a novel that mesmerizes from start to finish. Ransom is at once a riveting evocation of life's inexplicable turns of fate and a testament to the human will to survive.

    Türkçe çevirisi: Fidye

    Californialı mahkum Peter Morgan, dört uzun yıldan sonra serbest kalır ve arkasında bıraktığı kızlarını yeniden göreceğine yemin eder. O sırada hüküm giymiş bir katil olan Carl Waters ise özgürlüge adım atmaktadır. O gece, San Francisco'nun üç yüz mil güneyinde dedektif Ted Lee sessiz bir eve gelir; yirmi dokuz yıldır işi için yaşamakta ve yavaş yavaş karısına olan aşkı azalmaktadır. Şehrin diğer kısmında, Pacific Heights'ta bir anne, içinde yükselen telaştan çocuklarını korumaya çalışmaktadır. Kocasının ölümünden dört ay sonra Fernanda Barnes'in karşısında, ödemeyeceği bir borç yığını, yıkılmış bir dünya ve yitirilmiş bir evlilik vardır. Haftalar sonra bu dört kişinin hayatı, hiç beklemedikleri anda bir noktada buluşur. Bir zamanlar hayatı güzel evler, emniyet, başarı, hayret verici bir zenginlikten ibaret olan Fernanda için kocasının ölümü katlanamayacağı bir şey olmuştur. Sarsıcı bir suç, ailesini on ikiden hedef alıncaya ve Ted Lee'yi hayatına sokuncaya kadar bundan daha büyük bir kayıp düşünemezdi.

    Cuma, Nisan 07, 2006

    Şu Çılgın Türkler- TURGUT ÖZAKMAN


    Dünyadaki en meşru, en ahlaklı, en haklı, en kutsal savaşlardan birinin, emperyalizme karşı verilmiş ve kazanılmış ilk kurtuluş savaşının, bir millileşme ihtilalinin romanı, şaşırtıcı bir yakın zaman destanı... - Turgut Özakman'ın elli küsur yıldır süregelen çabasının ürünü. - Milli Mücadelemizin, bir serüven romanı gibi rahat okunan ve şimdiye kadar yazılmamış ayrıntılı, çok yönlü öyküsü. - Gurur ve ibret verici gerçeklerin, gerçek belgelere dayalı olgu ve olayların, insani içine çeken, şaşırtan, heyecanlandıran, ağlatan, gönendiren anlatısı. - Tüm yeni nesillere eşi olmayan bir armağan. Sevgili Gençler ! .... Emperyalizmi ve yamaklarını dize getiren, bir enkazdan yepyeni, çağdaş bir devlet kurmayı başaran atalarınızla gurur duyun, şehit ve gazi atalarınızın onurunu yalancılara çiğnetmeyin.

    Pazar, Nisan 02, 2006

    Kanatsız Kuşlar- LOUİS DE BERNİERES


    "Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini'nin yazarı Louis de Bernières, yıllar sonra yeni bir yapıtla karşımızda!.. Güneybatı Anadolu'nun küçük bir kasabasında, Müslüman ve Hıristiyan toplumu yüzyıllardır barış ve huzur içinde yaşamaktadır.Kasabada süregelen gizli karasevdalar, farklı inançlardaki iki din adamının bakış açıları, birbirine karışmış ve kaynaşmış iki toplumun ilginç karakterleri Anadolu'nun bu kıyısını dünyanın birçok yerinden ayırmaktadır. Ne var ki kısa bir süre sonra o büyü bozulur. Savaş korkunç yüzünü din ve milliyetçilik uğruna işlenen katliamlarla gösterir. Artık açlık ve düşmanlık ortalıkta kol gezmektedir. Ve bu küçük kasabanın dışında askeri dehası ve akıl almaz cesareti ile ülkenin kaderini hayalinde yaşattığı biçimde yeniden çizen bir Mustafa Kemal vardır. Zamanımızın en iyi ve en sevilen yazarlarından olan Louis de Bernières, Kanatsız Kuşlar'daki destansı anlatımı ve derinden etkileyen temalarıyla geçmişimize muhteşem bir yolculuk yaptırıyor.

    Eski Zaman Beyleri- GOGOL


    Rus edebiyatının en büyük ve en sıra dışı yazarlarından biri olan Nikolay Gogol. Eski Zaman Beyleri'nde eski yaşama biçimlerinin çürümüşlüğünü büyük bir ustalıkla ele alır. Bir başka büyük Rus yazarı Anton Çehov'un öncüsü ve ustası olan Gogol, hikayelerinde kişilik incelemesi yapmaktan kaçınır, karakterlere olaylar ve onların konuşmaları üzerinde ulaşır ve birkaç çizgiyle olağanüstü kişilikler yaratır.

    Ruhumu Öpmeyi Unuttun- İNCİ ARAL



    İnci Aral, yeni öykülerinde insanlığın ortak belleğindeki en tekinsiz yakaya çeviriyor bakışını. Hem gidenlerin hem de kalanların o büyük yalnızlığına, 'ölüm'e eğiliyor. Geride kalanların acısını anlatırken ruhlarını doyuracak sevgiyi yaşayamamış, bütünlenmemiş kişilerini de hayatla ve ölümle yüzleştiriyor. Bunu yaparken kalemini kamera gibi kullanıyor ve her öykünün kendine has atmosferini, olağanüstü ayrıntı zenginliğiyle destekleyerek bir duygular şölenine dönüştürüyor. Gerçekten hiç bu kadar anlaşılır olmamıştı ölüm!