KİTAPLARIM

Yıllar boyunca okuduğum kitapların bir listesini tuttuğum ve kitapların konularına da yer verdiğim kütüphaneme hoşgeldiniz!

Fotoğrafım
Ad:
Konum: Istanbul, Türkiye
myspace layouts

myspace layouts

MySpace Layouts

MySpace Layouts

  • Antoloji
  • Yeni Sayfa
  • Timas Yayınları
  • Perşembe, Ocak 12, 2006

    Zor Zamanlar- CHARLES DİCKENS


    Dünyasında hayale yer vermeyen Bay Grand, çocuklarını da öğrencileri gibi katı bir kuralcılık ve somut bir gerçeklikle yetiştirme telaşı gösterir. İnandığı gerçeği hayata en belirgin haliyle geçirmiş olmanın işareti olarak da kızı Louisa’yı yaşlı ama zengin Bounderby ile evlendirir…. İnsanın somut gerçeklikle yetinemeyeceğini, aşk, sadakat, dostluk, ihtiras gibi duygulara da ihtiyacı olduğunu işleyen bir Dickens klasiği.

    Bir çocuğun yüreğine, düşlerine, çocuksuluklarına, korkularına sahip olamadan yaşayan çocuklar... İnsanları, rakamlarla, kurallarla, biçimlerle değerlendiren; her şeyin, yaşamların bile her santiminin parayla alınıp satılan bir mal olduğunu savunan bir yaşam felsefesinin kentsoylu savunucuları ve uygulayıcıları... Bunların boyunduruğunda ve kömür madenleriyle dokuma fabrikalarında yaşamaya çalışan işçiler... Sevme hakkı bile olmayan kadınlar... Coketown kasabasının insanları.....

    KİTABIN ÖZETİ:Grand ailesi, Kuzeybatı İngiltere’deki Coketown’un bir mil kadar dışarısındaki Stone Ladge’de yaşamaktadır. Baba ve tüccar olan Bay Thomas Grand, “Gerçekleri istiyorum”, “Bu çocuklara sadece gerçekleri öğretin! Ben bu çocukları sadece gerçekleri öğreterek yetiştiririm. Sizden de gerçekleri öğretmenizi istiyorum. Gerçeklerden başka hiçbir şey onlara yardım edemez.” düşüncesindedir. Thomas Grand gerçek olmayan bir şeyi asla kullanmayan; eğer bir şeyleri sayamıyorsa ya da onları ölçemiyorsa, onları asla düşünmeyen; kafasında onların yer işgal etmesini istemeyen biridir. Bayan Grand ile çok az gerçek bilmesine rağmen evlenmiştir, zira Bay Grand’a göre boş bir kafa hayallerle dolu olan bir kafadan daha iyidir. Büyük kızı Louisa ve oğlu Tom’u da bu düşüncelerine göre yetiştirmiştir. Bir okul yaptırmıştır ve oradaki eğitimin de sadece “gerçekler”e göre verilmesinden yanadır. Okulu ziyaretinde sınıfa çeşitli sorular yöneltir. Sissy Cecilia Jupe adlı öğrenci ile de bu şekilde tanışmış olur. Sissy’yi “gerçekler”i tam olarak bilmediği ve hayal dünyasına sahip olduğu için sevmemiştir. Şiir, müzik, edebiyat, hayaller, ümit, sevgi, aşk, eğlence, merak vb. konular Bay Grand ve en yakın arkadaşı Bay Bounderby tarafından tasvip edilmemektedir. Eve giderken sirkin yanından geçerken çocukları Louisa ve Tom’un orada olduğunu görür. Bu duruma çok sinirlenmiştir. En yakın arkadaşı Bounderby ile birlikte, babası sirkte çalıştığı için Sissy’nin okuldan atılmasına karar verir. Babasıyla görüşmek için gittiğinde onun Sissy’yi bırakarak evden-sirkten kaçtığını öğrenir. Jupe kızının kendi yaşadığı gibi bir hayatı olmasını istemez ve mutlaka iyi bir eğitim almasını ister. Öğrendiği bu gerçeklerden sonra Bay Grand, Sissy’yi evine alır ve eğitimini üstlenir. Sissy, bundan sonra hem okula gidip gerçekleri daha iyi öğrenecek hem de Bayan Grand’a yardımcı olacaktır. Sissy, iyi bir eğitim almak istemekte ve gerçekleri öğrenebilmek için elinden gelen çabayı göstermektedir. Fakat bunu tam olarak becerememektedir. Bounderby hiç evlenmemişti, kendisine evde bakması için Bayan Sparsit adında bir bakıcı tutmuştur. Bayan Sparsit, daha önceleri hiç bakıcılık yapmamıştır. Bir zamanlar çok ünlü ve zengin bir ailenin kızıydı, fakat kocası Bay Sparsit çok genç yaşta ölmüş daha sonra da Bayan Sparsit ailesiyle kavgalı duruma düşmüştü. Bu olaydan sonra Bayan Sparsit çalışmak zorunda kalmıştı. Bounderby ve Sparsit çok garip bir çifttir. Bayan Sparsit genellikle geçmişteki zenginliğinden ve mükemmel hayatından gurur duyduğunu, şimdiki hayatının ise kendisine utanç verdiğini söylerdi. Bay Bounderby ise gururluydu çünkü o da bir zamanlar oldukça fakir ve zavallı bir durumdayken kendi çabalarıyla bugünlere gelmiştir. Josiah Bounderby’ın tekstil fabrikasında bir dokumacı olarak çalışan Stephan Blackpool, okumamış ve zor bir hayat yaşamıştır; iyi bir işçi ve dürüst bir insandır. 19 yıllık evlidir, karısı kötü yola düşmüş ve ayyaştır, Stephan’ın eşyalarını da satmaktadır. Stephan, fabrikada çalışan en yakın arkadaşı Rachel’i sevmektedir. Rachel hakkında her şeyi seviyordu: vücuduna, yüzüne, sesine, her şeyine aşıktır. Rachel de onu sevmektedir, bütün arkadaşlarını evlendirmiştir, fakat kendisi Stephan’ı beklemektedir. Stephan’ın karısı bir gün eve dönüp tekrar eşya satmak isteyip daha sonra intihar girişiminde bulunduğunda ona Rachel bakacaktır, şehirde ona acıyan tek kişi de odur. Yıllar geçmektedir. Sissy, uğraşsa da Bay Grand’ın istediği şekilde gerçekleri öğrenemez. Tom, Bounderby’ın fabrikasında memur olur. Louisa ve Sissy genç birer kadın olmuşlardır. Bir gün Bay Grand; “Sevgili kızım Louisa. Seninle gerçekten çok mutluyum ve senden çok hoşnudum. Senden ve senin almış olduğun eğitimden gerçekten çok memnunum. Gerçekler sana mükemmel bir şekilde hizmet etti ben şu ana kadar aptalca hayallere ve düşlere asla izin vermedim bu evde. Hayatınızın uygun dengesini boş hayaller hiçbir zaman yıkamadı. Bu sebepten, biliyorum ki şimdi benimle aynı fikirde olacaksın.” şeklinde bir girişle Louisa’ya Bay Bounderby ile evlenmesi gerekliliği hakkındaki düşüncesini açar. Bu olması gereken bir “gerçek”tir ve evlilik olur. Bounderby ile Louisa evliliği üzerinden bir yıl geçmiştir. Bay Grand’ın çok sevdiği bir parlamenter arkadaşının küçük kardeşi James Harthouse (Jem) , Coketown’a gelir. Bounderby ailesine misafir olur. Bounderby’ın fabrika işçileri sendikalaşır. Stephan sözcü olarak konuştuğu için işten atılır. Bayan Bounderby ilk defa bir işçinin evini ziyaret eder ve ona yardım etmek ister. Yanında kardeşi Tom da vardır. Tom, Stephan ile ona yardımcı olacakmış gibi konuşur. Tom’un aslında kötü bir hayatı vardır ve kumar oynamaktadır. Bay Jem’in Coketown’daki en iyi arkadaşları Bounderbylardır. Louisa onun bazı fikirlerini benimsemiştir; “Ne olacaksa olacak.” sözü hâla hatırındadır. Onunla hemen hemen aynı düşünceleri paylaşmaktadır. Bir keresinde babasına, evliliğinin çok da önemli olmadığını söylemişti. Bay Jem, her şeyin değersiz ve boş olduğunu düşünüyordu. Louisa ise tam olarak böyle düşünmüyordu. Ama Bay Jem’in düşünceleri onun için kesinlikle yeni değildir. Bir süre sonra Bounderby’ın bankası soyulur. Hırsız olarak Stephan ve yaşlı bayan (Pergler) suçlanır. Grand ailesi, Sissy’nin evlerine gelmesiyle “ümit” ve “sevgi” ile tanışırlar. Sissy Jupe’un tatlı sözleri ve zayıf bakışları Stone Ladge’deki havayı değiştirmiştir. Grand ailesinin diğer küçük çocukları Sissy’yi çok sevmişlerdir, Bayan Grand ve Bay Grand bile… Bir gün Louisa babasından yardım ister: “Yardımını istiyorum baba. Bir arkadaş edindim. Şu ana kadar tanıdığım erkeklerin hiçbirisine benzemiyor. Kibar ve hayat tecrübesi var. Beni bir tek o anlıyor. Düşüncelerimi okuyabiliyor. Evliliğimdeki problemleri biliyor. Ama asla yanlış yapmadım baba. Onu sevip sevmediğimi sorarsan bilmiyorum. Ama böyle giderse ona âşık olacağım. Bana bugün beni sevdiğini söyledi. Benimle konuşmak istiyor. Üzgün olduğumu düşünmüyorum. Sadece bir şey biliyorum baba: Senin eğitimin beni kurtarmadı. Kurtarmayacak da. Figürler ve gerçekler beni kurtarmayacak. Beni başka bir yolla kurtarmalısın baba! ” bu şekilde devam eden uzun konuşmanın ardından hastalanır ve Stone Ladge’de kalır. Onu eski odasına yatırırlar. Sissy ve ailenin diğer fertleri onunla ilgilenir. Bay Grand, Louisa’nın sıkıntılarından dolayı kendini ve kendine has eğitim düşüncesini sorumlu tutar. “Bir insan iki şekilde akıllı olabilir mi? Bazı insanlar böyle söylüyorlar. İnsanlar kalbin de en az kafa kadar akıllı olduğunu söylüyorlar. Hayatım boyunca buna inanmadım, fakat yanılmış olabilirim. Sevgi evin atmosferini değiştirdi gibi görünüyor. Şimdi burada akılların yapmadığı ya da yapamadığı şeyler var. Şimdi bütün bunları sessizce kalp yapıyor. Sen de öyle düşünüyor musun? Buna inanmakla kendimi çok gururlu hissetmiyorum.” cümleleriyle düşüncelerini ifade eder. Grand’ların evi artık tamamıyla farklılaşmıştır. Sissy, Bay Jem ile görüşür ve şehri terk etmesi gerektiğini belirtir ve Jem şehirden ayrılır. Bayan Sparsit, Bay Bounderby’a karısının Bay Jem ile kaçtığını söyleyince, Bounderby Grand’ların evine gider ve gerçekleri öğrenmesine ve onun hasta olduğunu öğrenmesine rağmen, eğer yarın öğlene kadar evine dönmezse ömür boyu babasının evinde kalacağını söyleyerek gider. Bounderby ile Louisa’nın evliliği böylece bitmiş olur. Bayan Sparsit’in her şeye burnunu sokmasıyla ortaya çıkan bir başka olay ise yaşlı bayanın (Pergler) kim olduğudur. Yaşlı Bayan Pergler, Bounderby’ın annesidir ve Bounderby’ın geçmişine dair anlattıkları hep yalandır. Bounderby’ın bankasını soyanın Stephan’ın olmadığı da ortaya çıkar. Stephan suçsuzluğunu ispatlamak için şehre dönerken yolda bir kuyuya düşer ve yaralanır. Onu Rachel ve Sissy bulur. Çabalara rağmen Stephan kurtulamaz. Bankayı soyan Tom Grand’dır. Tom, Sissy’nin tavsiyesi üzerine şehri terk eder. Tom, Slary sirkinde palyaçoluk yapmaya başlamıştır. Sissy, Louisa ve Bay Grand’ın planıyla ve Bay Slary’nin onlara yardımıyla Tom ülke dışına, Amerika’ya kaçar. Bir daha ülkesine dönemez, orada hastalanır ve ölür. Bayan Sparsit ailesinin yanına gönderilir. Bay Bounderby beş yıl sonra bir gün sokakta düşer ve ölür. Bay Grand çok değişir; gerçeklerin ve figürlerin yerini sevgi ve ümit alır. Üç çocuğuyla birlikte mutlu bir hayata devam eder. Louisa bir daha evlenmez, Rachel ile yakın arkadaş olur. Louisa, Sissy ile de yakın arkadaş olur. Sissy evlenir ve çocukları olur, sevgi ve mutluluk dolu bir hayatı vardır.
    Elif Konar Antoloji.Com

    7 Comments:

    Blogger Unknown said...

    çok teşekkürler

    6:11 ÖÖ  
    Blogger Unknown said...

    çok ama çok teşekkür ederim

    3:06 ÖÖ  
    Blogger Unknown said...

    Türkçesini anlamak bile zor :)

    11:28 ÖÖ  
    Blogger Unknown said...

    İngilizce özet çıkarmam gerekiyordu fakat hikayeyi tam anlayamamıştım çok teşekkürler. :)

    9:37 ÖÖ  
    Blogger Unknown said...

    Çok teşekkürler. Sanırım beni kurtardın ;)

    6:36 ÖÖ  
    Blogger kitap özeti (anlaşılır) said...

    valla özetinden de bişey anlamadım yabancı kaynaktan çeviri yapıp capy poste yapmış gibi ama yinede teşekkür

    4:02 ÖS  
    Blogger Unknown said...

    Bana çok fazla iyilik yaptın

    11:07 ÖÖ  

    Yorum Gönder

    << Home